Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
»»AdmiN««
»»AdmiN««
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 215
Yaş : 31
Nerelisiniz? : KONYA
Mesleğiniz : ÖĞRENCİ
Ruh Haliniz : Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var Dusunc10
Sitemize vereceğiniz puan: : 10
Hobileriniz : Yüzmek
Deneyim :
Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var Right_bar_bleue

Paylaşım :
Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var Right_bar_bleue

Tuttuğunuz Takım : Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var D1e2ee3fede4072d5e25570324a07802
Kayıt tarihi : 26/10/08

Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var Empty
MesajKonu: Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var   Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var Icon_minitimeSalı Ekim 28, 2008 7:54 am

Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var

Doç. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’nin önde gelen uzmanlarından biri.Türkiye’nin rüzgar haritasını çıkaran ilk uzman olan Uyar, Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeline dikkat çekiyor.

Yenilenebilir enerji kaynakları dünyada olduğu kadar Türkiye’de de enerji konusunun en önemli başlıklarından birini oluşturuyor. Enerji maliyetlerinin gittikçe yükselmesi karşısında yenilenebilir enerji kaynakları Türkiye gibi enerji ihtiyacını büyük ölçüde dışardan sağlayan ülkeler için daha da önem kazanıyor. Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Enerji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’nin önde gelen uzmanlarından biri. Uyar’la yenilenebilir enerji kaynakları konusunda dünya ve Türkiye’deki uygulamaları ve sorunları konuştuk. Türkiye’nin rüzgar haritasını çıkaran ilk uzman olan Uyar, Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeline dikkat çekiyor.

TT: Türkiye’de hangi enerji kaynaklarının kullanımı sizce yararlı? Fosil yakıtlar dışında sorun olan başka kaynaklar var mı? Dünyada durum ne?

TSU: Öncelikle, beşikten mezara maliyetleri çok yüksek olan nükleer santrallerden uzak durmalıyız. Amerika, Almanya ve Kanada gibi ülkeler, bu santralleri devreden çıkarmaya başladılar. Almanya tümünü kapatma kararı aldı. Ancak ortadan kaldırılmaları da çok pahalıya mal olduğu için, bu sorunu çözmeye uğraşıyorlar. Gelişmiş ülkeler, yenilenebilir enerji kullanımını arttırmayı, bu alanda yerli yatırımcıların teşvik edilmesini amaçlayan strateji ve politikalar üretiyorlar. Örneğin Amerika, 2007 yılına kadar 1 milyon çatının üzerini güneş piliyle kaplamayı kararlaştırdı. Almanya, kuzey bölgelerinde, kullanılan elektriğin yüzde 25’ini rüzgar güç santrallarından karşılıyor. Ve yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriği elektrik şirketlerinin satın almasını zorunlu kılan bir yasayı, kısa bir süre önce parlamentosundan geçirdi. Bu yasayı uygulamayı planlayan AB’nin de bu yönde çalışmaları var. Bunlardan biri 500 bin çatının güneş piliyle kaplanması; bir başkası, birlik üyelerinin, yüzde 12 yenilenebilir enerji kullanımının zorunlulaştırılması. İspanya da, iki nükleer santral kapasitesinde güneş pili tesisi kurdu 18 ay içinde. Amerika ve Avrupa, yenilenebilir enerji teknolojilerini, kendi ülkelerinde kendi yurttaşları için uyguluyorlar ve bu alandaki teknolojilerini dünya pazarlarına satmayı planlıyorlar. Özellikle Danimarka’da yenilenebilir enerji kullanımında yüzde 50’ler hedefleniyor.

TT: Yenilenebilir enerjinin kullanıldığı ülkelerde, üretilen enerjinin ne kadarı bu kaynaklardan elde ediliyor?

TSU: İlk uygulamaları Hollanda ve Danimarka’da başladı. Amerika 1980’li yıllarda, panik halinde rüzgar türbinleri kurmaya başladı ve ilk etapta 17 bin tane kurdular. O zamanlarda Avrupa’dan Amerika’ya her gün 4-5 rüzgar türbini gidiyordu. Bu durum, Avrupalıların, yeni teknolojiler geliştirmelerini de sağladı. Almanya, 1996’ya kadar bekledi. O da pek çok ülke gibi rüzgar türbinlerini ithal ediyordu. Ancak 1996 yılında rüzgar enerjisinin önemini kavrayan Almanya, şimdi en çok rüzgar güç santralına sahip olan dünya ülkesi. Onu Amerika izliyor. Danimarka ve Hollanda, kendi boyutlarıyla orantılı olarak çok başarılılar. İspanya hızla gelişiyor, 3 bin MW kapasitede, Almanya 10 bin MW kapasiteye ulaştı. Karşılaştırılması için söylüyorum, bizim toplam elektrik enerjisi üretim kapasitemiz yaklaşık 29 bin MW. Avrupa rüzgar enerjisinden yararlanmayı ve toplam rüzgar türbin üretim tesisi kapasitesini 60 bin MW’a çıkartmayı (daha önce 40 bin MW kapasite kurmayı hedeflerken) kararlaştırdı.

TT: Yer yer çatılarda uygulamalar görüyoruz. Bunlar teşvik edilebilir, verimli alternatif sistemler mi gerçekten?

TSU: Güneşten yararlanmanın birkaç tarzı var. İlki "düz toplayıcılar" denen cihazlar; evlerin çatılarındaki.. Bizdekilerin çoğu eski teknolojidir ve verimsizdir. Oysa Norveç’te, dışarısı -5 C iken, 70 C sıcaklığında su elde edilen toplayıcılar kullanılıyor. Düz toplayıcılar, güneş ışınımını bir kat alarak, ısısını suya transfer ederler. Sonuçta 60-70 C sıcaklığında su elde edilir. Ancak sanayide 130 C sıcaklıkta proses ısısına gereksinim duyuluyor. Bunun için güneşin bir kat yansıtılması yetmiyor. Bu yüzden güneş ışınımının birkaç kat yansıtıldığı yoğunlaştırıcılarla, güneş enerjisinin bir noktada yoğunlaştırılması yöntemi kullanılıyor. Böylece güneş ışınımından 130 C’lik buhar üretilebiliyor.
Bir başka yöntem, güneşi izleyen yüzlerce ayna ile güneş ışınımını yüksek bir kuleye yansıtmak. Bu yöntemle binlerce derece sıcaklığa erişmek mümkün ve bu enerjiden yararlanarak buhar türbinleri ile elektrik elde edilebiliyor. Bir de güneşten doğrudan elektrik üreten, güneş pilleri var. Güneş pilinde, yarı iletken malzemelerin elektronlarına enerji verip harekete geçirerek, elektron akışı sağlama yöntemi kullanılıyor. Hücreler tarzında hazırlanan bu piller, paneller boyutunda birleştirilerek, binaların çatı ve yüzeylerine monte edilerek büyük miktarlı elektrik üretebiliyor. Amerika bir milyon çatıya uyguluyor. Pasif bir yöntem de, güneşin yaz-kış nereden geçtiğini bilerek, mimari yapıyı buna uygun düzenlemek. Örneğin Mimar Sinan’ın tüm yapıları, yazın serin, kışın sıcaktır.
Rüzgar enerjisi, rüzgar türbinlerindeki kanatlar aracılığıyla, döndürme enerjisine çevrilerek elektrik üretir. Şimdilerde, bir tanesi 4 bin aileye yetecek kadar elektrik üreten modern rüzgar türbinleri tasarlanıp üretildi. Deniz üstü uygulamalar için her biri 5 MW kapasiteli rüzgar türbin tasarımları tamamlandı ve halen prototip deneme çalışmaları sürdürülüyor.

TT: Yenilenebilir enerji kaynakları açısından Türkiye’nin potansiyeli ne?

TSU: Güneşi saymıyorum bile. Çünkü Norveç’te bile güneş kullanılabiliyorsa, bizde çok daha fazlası, daha ucuza kullanılabilir. Deprem bölgesi olmamız nedeniyle jeotermal enerjimiz de çok. Rüzgara gelince: Türkiye rüzgar haritasını da biz hazırladık. Türkiye’nin toplam elektrik enerjisi tüketiminin en az iki katını sağlayabilecek bir rüzgar enerjisi teknik potansiyeline sahibiz. Bir de biyokütle enerjisi var. Bitkiler, büyürken karbondioksiti alıp, oksijeni atmosfere verirler. Tekrar yakıldıklarında oksijen alıp karbondioksit verirken enerji açığa çıkarırlar. Biz hızla büyüyen bitkiler yetiştirirsek, atmosferdeki karbondioksit miktarını arttırmadan enerji temin etmiş olacağız.

TT: Uygulamalar yönünden Türkiye’de durum ne?

TSU: Yenilenebilir enerjiye yönelik uygulamalar Türkiye’de çok az. Rüzgar türbinlerinden Çeşme’de 15, Bozcaada’da 17 tane var. 4 bin MW kapasiteli proje, fizibilitesi yapılmış halde onay beklerken, ilgili bakanlık 3-4 yıldır, hiçbir rüzgar güç santralı projesine onay vermiyor. Güneş enerjisinden sıcak su üretimi için çalışmalar var ama, bu konuda da kamu yöneticileri bilgili ve istekli olmadıkları için, verimli kullanım ve ucuza kullanım sorun oluyor. Birçok ülkede güneş enerjisi kullanımı yüzde 60-70 devlet tarafından desteklenirken, bizde, sanki kamunun böyle görevi yokmuş gibi bir anlayış yaygınlaştırılıyor. Kamu desteğinin de ötesinde, bu teknolojileri dışarıya satacak tarzda da düşünmek ve geliştirmek gerekir. Jeotermal enerji açısından da, şu anda 50 bin konut jeotermal enerjisi kullanıyor; bu sayıyı 500 bine çıkaracak kaynağımız var. 20 MW kapasiteli bir jeotermal enerji santralımız var.

Unutmamak gerekiyor ki, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik teknolojilerden, güneşten elektrik üretim teknolojisi, halen biraz pahalı gibi gözükse de süreç içinde ucuzlayacak. Halen, sadece ilk kurulumları biraz maliyetli. Daha sonra bütün girdileri doğal ve işletme maliyetleri diğerlerinden ucuz. Fosil yakıtların kullanıldığı teknolojiler, kurulum maliyetleri ucuz olsa da girdi ve işletme maliyetleri çok daha pahalı ve toplumsal maliyetleri tartışmasız çok ağır.

TT: Türkiye’nin ısrarla izlediği doğalgaz politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Uzman gözüyle, doğru olan ne?

TSU: Avrupa ve ABD, toplumsal maliyetleri karşılaştırıldığında, fosil kökenli enerjilerin maliyetlerinin birkaç kat daha fazla olduğunu fark etti, bu yüzden yenilenebilir enerjilere yöneldi. Bize, ellerinde kalan fosil yakıt ve nükleer enerji teknolojilerini öneriyorlar. Bu önerilerin bizim için yararlı olmadığını bilmek ve ülkemizin uzun vadeli gereksinimlerine ve çıkarlarına uygun davranmak gerekir. Örneğin, uzun vadeli doğalgaz anlaşmaları akılcı değil... Bir kere fosil yakıt olduğu için iyi değil, ayrıca bu anlaşmalar, al ya da öde anlayışına dayandığı için, kullanmasak bile parasını ödememiz gerekiyor. Daha önce 1984’de Amerika’da doğalgaz kullanan şirketler benzer anlaşmalar yapmış ve milyarlarca dolar zarar etmiş. Batının daha önce yaptığı yanlışları bugün tekrarlamamak en akılcı olan tutum. Dünya bir yandan fosil yakıtlardan uzaklaşmaya çalışırken, Avrupa, ekonomisini karbonsuzlaştırmak çabasındayken, uzun vadeli fosil yakıt anlaşmalarının anlamsızlığı ortada.

Planlamada, dünyanın gidiş yönüne uygun, dünya ikliminin değişim çizgisini dikkate alan bir anlayış geliştirmek, enerji teknolojileri eğitim ve araştırma alt yapısını oluşturup, yenilenebilir enerji kaynaklarımızı bir an önce geliştirmek gerekiyor. Bu noktada devlet desteği ve Ar-Ge yatırımları çok önemli. Bize hemen her konuda, kamu iradesini ortadan kaldırmamızı öneren ülkeler bile, böylesi önemli konularda, asla kamu denetimini elden bırakmıyor, aksine kamu öncülüğünde çalışmalar geliştiriyorlar. Şimdilerde ellerinde bulunan eski teknolojileri bize satmak isteyen, planlama ve strateji belirleme döneminin geçtiğini, kendilerinin bize en uygun olan teknolojiyi verecekleri telkinini yapan ülke ve şirketler, tam tersine enerji konusunda 30-40 yıllık planlamalar yapıp, stratejiler geliştiriyorlar.

Doç.Dr.Tanay Sıdkı Uyar - turkishtime
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkmaster.forum.st
 
Rüzgar Eenrjisinde Türkiye'nin Büyük Potansiyeli Var
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: ©º°¨¨°º© Türk Dünyası ve Teknoloji Gelişimler Merkezi©º°¨¨°º© :: ÇEVRE VE İNSAN-
Buraya geçin: